Cusco şehri için Peru’ya doğru yola çıkma vakti geliyor. Bolivya’nın Copacabana kasabasında 3 gün süren Titicaca Gölü macerasından sonra  otobüs firmasıyla binbir türlü problem yaşayıp, akşam üstü yola çıkıyorum. Kısa bir sürede Bolivya-Peru sınırına ulaşıyoruz. Otobüste sadece sırtçantalı turisler var ve amaçları ilk olarak Peru’nun Cusco şehrine, oradan da dünyanın 7 harikası arasında olan Machu Picchu‘ya ulaşmak. Bu yazımda size yolculuk boyunca yaşadıklarımı ve Cusco gezisi hakkında bilgi vermeye çalışacağım.

Cusco Gezisi

Sınırda inanılmaz bir kuyruk var. Öyle bizim emekli kuyrukları gibi değil, en az 500 kişi sayıyoruz ve pasaport kontrolünde sadece 2 memur var. Kanadalı ve Brezilyalı bir çiftle sohbet ederek sırayı bekliyorum. Brezilyalılar, Bolivya-Brezilya sınırından gece geçtikleri için pasaportlarında damga yok ve korkuyorlar. Sonunda rüşvet vererek hallediyorlar bu problemi. Saatler süren bekleyişten sonra Bolivya’dan çıkıp Peru’ya ulaşıyoruz ama burada da dev bir kuyruk bekliyor bizi. Perulu memurlar daha hızlı ve 1 saatte işimiz bitiyor. Cusco şehrine doğru hiç durmadan devam ediyoruz.

 

Cusco, Peru, Güney Amerika seyahati, Machu Picchu
Cusco şehri, Güney Amerika Seyahati

 

12 saatlik uzun bir yolculuktan sonra Cusco’ya ulaşıyoruz. Sabah 5 ve hostelim yürünecek mesafede değil. Ben de bir taksi tutuyorum. Kısa bir sürüşten sonra eski şehirde, Arnavut kaldırımlı dar sokakların arasındayız. Sarı ışıkların aydınlattığı sokaklar bomboş.

Cusco, gördüğüm diğer Güney Amerika şehirlerine hiç benzemiyor. Cumbalı evlerin, dar sokakların, dev katedrallerin arasında gezerken zamanda yolculuk yapmış gibi bir hisse kapılıyor insan. Evet, sonunda yıllardır merak ettiğim bu büyüleyici şehirdeyim ve Machu Pichhu’ya çok yakınım.

Hostelime ulaşıyorum ama sabahın erken saatleri olduğu için yatağım boşalmamış. Salon gibi bir yerde, deri bir koltuğun üzerinde birkaç saat uyuduktan sonra odama geçebiliyorum. Cusco’da Milhouse Hostel‘de kaldım. 6 kişilik odalarda gecelik yatak fiyatı 10 dolar. Sömürge dönemi mimarisiyle yapılmış, büyük bir avlusu ve şirin bir barı var. Eski şehrin merkezinde olması da avantaj. Düşük bütçeyle seyahat eden herkese tavsiye ediyorum.

 

Cusco, katolik, inca, peru
İnka İmparatorluğu dönemiden kalmış duvarlar ve Katolik rahibeleri

 

Yükseklik Hastalığı

Bu arada Cusco’ya gelen turistlerin birçoğu yükseklik hastalığına yakalanıyor. Şili-Bolivya arasındaki dağlarda çok çektiğim bu hastalık bu sefer hiç sıkıntı vermiyor çünkü Peru’ya Bolivya’dan geçtim ve vücudum Bolivya’nın 4000-5000 metre yükseklikteki şehirlerinde aklimatize oldu. Siz, siz olun direkt Peru’ya uçacak olursanız, yükseklik hastalığı ilacınızı almayı unutmayın. Havalimanında bayılanlar hatta ekstrem yüksekliklerde ölenler bile olabiliyor.

İnkaların ülkesi Peru’da ilk günüm ve sokak müzisyenleri, El Condor Pasa ile karşılıyor beni. Flüt ezgileri ile 800 yıllık sokaklarda dolaşıyorum.

 

perulu, peruvian, inca, ,inca empire, cusco people
Perulu bir kadın

 

İlk olarak bir restorana gidip hep merak ettiğim, oranın yöresel yemeği cevisce sipariş ediyorum. Limonda işlenmiş çiğ balık ve gayet lezzetli. Tabii ki Norveç somonu ile baş edecek kadar iyi değil. 🙂  Restoranlarda Alpaka, Lama ve Gine Domuzu eti yemek de mümkün. İlerleyen günlerde hepsini sırayla tadıyorum. Alpaka ve Lama eti sert olsa da soslarla yumuşatıyorlar ve gayet lezzetli. Yanında Pisco Sour içmeyi unutmayın.

Cusco Tarihi ve Gezi Notları

Cusco şehri, hala ayakta kalabilmiş Kolomb Öncesi dönemine ait sokaklar, kiliseler ve sömürge dönemi binaları sayesinde 1983 yılında Unesco Dünya Mirası listesine alınmış.

 

plaza de armas, centro, peru, cusco, macchu picchu, şehir
Plaza de Armas, Peru

 

Plaza de Armas yani “Savaşçılar Meydanı” şehrin 2 meydanından büyük olanı. Meydanda Compañía de Jesús, Jesus Maria ve El Triunfo kilisesi olmak üzere bir de katedral (1559-1669) bulunuyor. Tarihi dokusunu korumuş bu şehirde benzerlerine Avrupa’da rastlayabileceğiniz güzellikte kiliseler ve katedraller arasında geziyorsunuz. Meydanın tam ortasındaki çeşmenin üzerinde ise İnka İmparatoru  Pachacuti’nin altın renkte heykeli bulunuyor. Belki de 4 yanı kiliselerle çevrili meydana imparatorlarının heykelini koyarak bir şekilde, hiç sevmedikleri İspanyollardan intikam alıyorlar. Perulular, İspanyol istilacılara nefretlerini her fırsatta dile getiriyorlar ki milyonlarca İnka’nın öldürülmesi ve çalınan servetleri düşününce haklı olduklarını düşünmeden edemiyor insan.

 

cusco, inka, inca, machu picchu, savaş
Cusco sanat lisesindeki bir rölyef

 

Plaza de Armas’a yürüme mesafesindeki 2. meydan ise Plaza de San Fransisco. Görkemli San Fransisco kilisesi ve Manastırı bulunuyor burada. Bir kale kapısını andıran dev kapısı göz kamaştırıyor. Karşısındaki küçük parkta oturup, dinlenen yaşlı Peruluları ve oynayan çocukları izleyerek, koşuşturmadan yorulan ayaklarınızı dinlendirmek için ideal bir yer.

 

peru gezisi, cusco gezi rehberi, sırtçantalı, inka
Parkta dinlenen sırtçantalı turistler

İspanyol İşgali

Şehirin tarihi MS 900 yılına kadar dayanıyor. İlk olarak Killke halkı yerleşiyor buraya. İnkalar gelene kadar burada yaşıyorlar. 13. yy’da İnkalar geliyor bölgeye ve şehri imparatorluklarının başkenti yapıyorlar . 1533 yılında İspanyolların işgaline kadar da başkent olarak kalıyor. Tarihte “Cusco Savaşı” olarak adlandırılan savaşı İspanyollar sayı olarak çok daha az olmasına rağmen kazanıyorlar.

 

cusco, kilise, katedral, ispanyol, peru, tarih
Cusco Katedrali, Peru

 

İşgalden sonra İspanyollar şehirdeki İnka binalarının, tapınakların ve sarayların bir kısmını yıkıyorlar, bazı İnka tapınaklarını ise katedrale çeviriyorlar. Şehirden kalan duvarları ise “yeni Cusco”nun inşasında kullanıyorlar. Cusco, bugünkü İnka ve İspanyol mimarisinin karışımı eşsiz güzelliğini buna borçlu.

 

fotoğraf, cusco, inka, peru
Fotoğrafçıların da fotoğrafını çekerler 🙂

 

Şehirde birçok müze var. İnka Müzesi ve Colomb Öncesi Sanat Müzesi, İnka İmparatorluğunun tarihini anlamak için kesinlikle görülmesi gereken yerler. Yine şehire yürüme mesafesindeki Sacsayhuaman kalıntıları görmeye değer yerlerden.

4. günüm ve artık Cusco’da adım atılmadık yer bırakmadım gibi. Hosteldeki hamakta uyuklarken, önceki gün tanıştığım Hollandalı kız geliyor ve şehir merkezinin biraz dışındaki harika bir marketten bahsediyor. Heyecanla (evet, pazar yerlerine bayılıyorum) hamaktan sıçrayıp, nerede olduğunu öğreniyorum ve fotoğraf makinemi hazır edip başıma geleceklerin farkında olmadan yola koyuluyorum.

San Pedro Pazarı

Mercado Central de San Pedro, müthiş bir yer. Ucuza çeşit çeşit Peru yemeklerini tadabileceğiniz, rengarenk meyvelerin sebzelerin satıldığı gerçek Peru. Büyük bir kapalı alanın içindeki market, etrafındaki sokaklara da yayılıyor. Tabii ki fotoğraf bu alanda. Civar köylerden gelmiş çiftçiler ürünlerini satıyorlar bu ara sokaklarda.

 

mercado, cusco, inka, peru, lama
San Pedro Pazarı (soyulmadan 2 dakika önce)

 

Pek de tekin olmayan bu sokaklara dalıyorum. Cusco’da hava devamlı değişiyor. Bir çok sıcak oluyor 5 dakika sonra buz gibi bir rüzgar esip iliklerine kadar üşütüyor insanı. O kalabalığın içinde belki de aldığım ilaçların etkisiyle devamlı montumu çıkarıp giymek zorunda kalıyorum.

Pazar yeri çok kalabalık. Binlerce insan var. Dar bir sokak görüyorum belki 1000 kişi var sokakta. Tereddüt ettikten sonra sokağa dalıyorum. Cep telefonumu çıkarıp çengellere asılı etlerin olduğu bir kasabın fotoğrafını çekiyorum. O kadar kalabalık ki mecburen arka cebime koyuyorum telefonu ve o an irice bir yaşlı kadın sertçe ayağımın üzerine basıyor. Ben “lo siente” falan diyerek kadından kurtulmaya çalışıyorum ama diğer ayağıma da basıyor ve en az 5 kişi sıkıştırıyor beni. O anda arkadan bir elin cep telefonumu aldığını hissediyorum ama kollarımı hareket ettiremiyorum. Kadını ve etrafındakileri ittirip kendime alan açıyorum ama çok geç. Hepsi bir anda yok oluyor. Muhtemelen işin içinde olan bir polisle göz göze geliyoruz ve direkteki kamerayı gösteriyor ve karakola git diyor 🙂 Polis, her şeye şahit oluyor ama hiçbir şey yapmıyor.

Peru Karakolunda Ayna Var

Taksiye atlayıp bir ümitle karakola gidiyorum. Şehir merkezinin 15 dakika dışında bir karakol. Karakolda sıra var. Benim gibi soyulmuş birçok turist sırada bekliyor. O anda Hindistan’da konuştuğum Alman arkadaşın sözleri geliyor aklıma; “Güney Amerika’da seyahat edip de soyulmamak mümkün değil” Ben de Güney Amerika’ya vergimi ödüyorum. Karakola gitmemin sebebi polise bir ücret teklif edip, telefonumu bulmasını sağlamak. Muhtemelen polis tüm hırsızları tanıyor. Bu planım işlemiyor. Telefonum ve içindekiler (fotoğraflar da dahil) yok oluyor. Filipinler ve Hindistan’da soyulma tehlikesi geçirmiştim ve hepsinde bir şekilde yırtmıştım. Buradaki hırsızlar daha organize ve beni alt etmeyi başarıyorlar 🙂

 

cusco notları, bilgi, macchu pichu, inka, peru gezisi, macchu picchu gezisi, peru turu
Cusco gezi notları

 

Telefonum yok ve bütün bu olanlardan sonra çok yorgunum. Birkaç gün daha Cusco’da kalmayı planlarken sinirlenip ertesi gün Machu Picchu’ya gitmeye karar veriyorum. 1 gün öncesinden bilet bulmak çok zor ama birkaç acenta gezdikten sonra Machu Pichhu tren bileti bulabiliyorum . Normalde daha zorlu bir yolu tercih edecekken en konforlu şekli tercih ediyorum. Sabah 4’te Machu Picchu’ya doğru yola çıkacağım ama telefonum yok dolayısıyla alarmım da yok. Başlıyorum ucuz bir telefon ya da alarm saati aramaya. 2 saat sonunda şehrin kenar mahallelerindeki küçük bir pasajda eski bir alarm saati buluyorum ve uyumaya hostelime gidiyorum. Ne gündü! Seyahat ederken böyle şeyler oluyor. Bu yazdıklarım sizi korkutmasın. Her yerde başa gelebilecek tatsız olaylar. Ben de unutuyorum ve sabah yola çıkacağım Machu Picchu‘nun hayaliyle kısa bir uykuya dalıyorum…

Yorum Bırakın