Sanat Akımları – Bu hafta bloğumun konuğu Sanat Yönetmeni Beril Tangünay. “Sanat Akımları”nı bizler için eğlenceli bir dille kaleme almış. Ben severek okudum ve birçok şey de öğrendim. 🙂

Sanat Akımları

Giriş kısmışı

İlk yazım ay çok heyecanlı!

Bu kısmı çok uzatmak istemiyorum çünkü sanat akımlarını anlatırken bir hayli gözlerinizi yoracağım, ama özetle sanat akımlarının çıkışlarını, sanatçılarını ve o döneme ait asla merak etmeyeceğiniz saçma sapan bilgilerini topladım. Kısacası stalkerlık yaptım.

Şimdi olay şöyle başlıyor; ülke bilim, siyaset, ekonomi, ticaret, hatta denizcilik dahil bir çok alanda ilerleme kat ediyor. Diyorlar ki sanatın neyi eksik?!

Başlangıç için KLASİZM iyi bir tercih gibi. (Bence bok gibi bir tercih)

Klasizm

Bu dönemde aşırı katı bir gelenekçilik var, asla yeniliğe açık olmayan sabit fikirli ve töre cinayeti işleyen abilerimiz diyorlar ki “Perspektif, ölçü, plan, kompozisyon ve ışık-gölge kavramlarını aşırı sert bir şekilde kurallandıralım. Tüm bu kuralları koyarken de REALİST şeyler yapalım” Aynen yaparsınız. Rönesans zımbırtısı yani. YENİDEN DOĞUYORUZ BARİ KURALLI DOĞALIM diyorlar ve tüm bunları yaparken zerre yaratıcılık gütmeden Eski Yunan ve Roma sanatını çalıyorlar aslında. Neymiş efendim onun tarihselci yaklaşımını ve estetik tutumunu beğenmişler. Özenti herifler.

 

Bilin bakalım başlangıç temsilcileri kimler??

-Leonardo da Vinci (Hizmetçilerini taciz ediyor.)

-Michelangelo Buonarroti (Homofobik.)

-Raffaello (Bunun bi olayı yok, en azından şimdilik.)

sanat akımları, sanat, mona lisa
Sanat Akımları

Sonra 17. yüzyılın başlarında Avrupalılar biraz akıllanmaya başlıyor. Özentilik yaptıklarını kabullenmeseler de ufaktan isyancılar çıkıyor. “Böyle sanat akımının kurallarını sikeyim” diyen 1 grup fıttırık tamamen Rönesans’a inat karşıt bir akım çıkartıyorlar. BAROK. Portekizce’de “Barucca” sözcüğünden gelen bu kelimenin kökünün anlamı aslında eğri-büğrü, biçimi garip olan inci tanelerini aşağılamak için kullanılan bir terimmiş. Portekizler işte. Kendilerini bir bok sanıyorlar. Sensin eciş bücüş. Neyse bu dönem abilerine resimleri tuvallere yapmak yetmemiş olacak ki sapık gibi duvarları da boyamaya başlıyorlar.

Barok

Duvar boyayan sapıklar sıralı tam liste;

-Caravaggio (Bunun sapkın çalışmaları var tahminimce şizofren ya da bipolardı.)

-Rubens (Kesin öldüğünde torununa miras olarak 6 numara bozuk gözlük bırakmıştır.)

-Rembrandt (Bu adamın aşık olduğu kadını kadınlar twitter’da pp olarak kullanıyor.)

-Velazquez

caravaggio, medusa
Caravaggio
rubens
Rubens
rembrant
Vermeer
velazsquez
Velasquez – Sanat Akımları

18. yüzyılda allama şükürler olsun ki bir şeyler değişmeye başlıyor, Fransa’daki sanatçılar egolarını ve sapıklıklarını birazcık olsun kenara bırakıp doğaya abanıyorlar. Böyle bir polyannacılıklar, efendime söyliyim duygusal hareketler. Balık burcu erkeği ağlaklığı falan.

Neoklasizm

NEOKLASİZM koyuyorlar nur topu gibi ağlak bebeğimizin adını. Böyle ışıktır, gölgedir, 3 boyut kavramı falan hiç umurlarında olmuyor. Zemine odaklı çalışıyorlar. En çok da Narsisizmin dibine vurmuş, bencillik muskası Jacques Louis David bu akımda ustalaşıyor.

jacques louis david self portrait
Jacques Louis David (Alın bu da kanlı canlı kanıt. Adamın ilk 5 eserinden 3’ü Self- Portrait)

19. yüzyıl başlarında Germen nazarenleri adlı bir grup Fransız ihtilalinden sonra Viyana’nın kurtuluşuyla birbirlerini gaza getiriyor ve asla kalkışılmaması gereken akımı başlatıyorlar. Neo-Klasizm’e tepki gösteriyorlar sözde ama açıkçası kimsenin onları siklediği falan olmuyor. Orta sınıf insanlar bunlar yani. Orta ne demek? Ne yükselebilmiş ne de yerini bilmiş demek. Peh. Bir de bok varmış gibi o kadar çok abimiz ROMANTİZM akımına dahil oluyor ki o dönemde yaşasam üzerlerine kezzap atıp kaçardım. O kadar iğreniyorum hepsinden.

Romantizm

Kafasına terlik atılasılar listesi ;

-Ludwig Adrian Richter

-Caspar David Friedrich

-Alfred Rethel

-Philipp Otto Runge

-Eugene Delacroix

-Francisco De Goya

-William Blake

-John Constable

-Joseph Mallord William Turner

-Dante Gabriel Rossetti

 

Hiç tek tek eserlerini size bulmakla uğraşamayacağım. Bu yazı benim bakış açım ve ben yazıda gözükmelerini bile istemiyorum. Gördükçe kusacak gibi oluyorum.

19. yüzyılın ikinci yarısında buhar makinasını bulan ultra kamil mühendislerimiz sayesinde, toplumsal sınıflar iyice belirginleşiyor ve üst tabaka insanlar, sapık gibi işçileri emekçileri gözlemleyip resmediyorlar. Kenar mahalle gülleri ve emekçi madenci amcalarımızı gözleriyle taciz edenler adına REALİZM diyorlar.

 

  1. gustave courbet tabloları
    Ah kıyamam seni emekli amcam ya. Sen orada işini yetiştirmeye çalışıyorsun, elin altın yüzüklü puştu gelip seni gözetliyor.

 

Sonra ANLIKLARI ALALIMcı tayfa türüyor ve toplaşıp kıps kıps diye resimlerini yapıyorlar. Şirin mi şirin tatlı bir EMPRESYONİZM’imiz oluyor. Bu tayfa böyle komple atölyelerden çıkıp sokaklarda parklarda falan resim yapmaya başlıyorlar. Günümüzün sokak sanatçıları hep bunların özentisi. Yemezler canım. Yemezler annem. Tutmaz o.

Empresyonizm

Empiresyonist abilerim;

 

-Claude Monet (Bunun tipi görseniz hasbinallah dersiniz sakaldan ağzı yüzü kaymış görükmüyor.)

-Auguste Renoir (Alkolik sapık. İçip içip karısını dövüyomuş.)

-Vincent van Gogh (İlgi budalası kulak kesen piç.)

-Cezanne (Kumarbaz dolandırıcı. İnsanları dolandırmaktan uslanmamış şerefsiz.)

-Toulouse Lautrec (Yaa bu tontiş Cüce bi abimiz ama aşşırı sempatik. Mıncırıp sevcen bunu.)

-Sisley (Bu adam bütün fotoğraf ve çizimlerinde NE BAKIYON MK bakışı atmış.)

-Camille Pissarro (Fotoğrafını görünce burnumda hacı yağı kokusu belirdi. Öeğğk)

Toulouse Lautrec (Size bi tek bu tontişi göstersem yeterli bence. Djkfglş)

 

Empresyonizm çok popüler olunca bir grup kıskanç ruh hastası hemen karşıt akım çalışmalarına girişiyor. PUANTAİZM akımı diyor ki ; “Işığa o kadar odaklandınız ki biçimler ve konu önemini yitirdi, yapacağınız akımı sikiyim.” Ve sonra manzaraları tek tek pıt pıt pıt noktalar halinde yapıyorlar. Yemin ediyorum akıl kârı değil.

seurat resimleri
Seurat (Şunu aklı selim biri yapar mı cidden aklım almıyor.)

Post Empresyonizm

Empresyonistler hiç boş durur mu yapıştırıyor cevabı; “Ya sen kim oluyorsun da beni eleştiriyosun katarakt olacaksın ilerde.”  ve POST EMPRESYONİZM akımını sürüyorlar piyasaya. Bug’ları düzeltilmiş empresyonizm gibi. Sidik yarıştırayım derken her şeyi iyice berbat ediyorlar. Bu akımda her şeye bi kontür-highlighter etkisi ekliyorlar. Adamın yüzünün çevresine kalın fırçalarla sınır falan çiziyorlar. Kulak kesen sapığımız Van Gogh ve kumarbaz alkolik Cezanne liderleri. Bütün gün kıçını yayıp yatarak sanatçı olan Gaugin’i ve cüce minnoşumuz Lautrec’i de kandırıp kendilerini şımartıyorlar.

Çizgisinden anlarsınız kim olduğunu. Anlamayan zaten yazının devamını zahmet edip okumasın.

19. yüzyılın sonuyla 20. Yüzyılın başladığı zamanın kesişiminde Bütün akımlara tepki olarak FOVİZM doğuyor. Lay lay lay ne güzel renkler ahah yaşasııın diye giriştikleri akım max 3 yıl dayanıyor dkfjhgkj Ama en azından sonraki akımlara etkisi oluyor. Kısa ama etkili. Kıps. Maksimum 4-5 renkten oluşan paleti kullanarak değişik ve fantastik şeyler yapıyorlar.

  1. derain resimleri
    Derain

    20.yüzyılın başlarında Fovizm başlayamadan sönüşe geçince yerini KÜBİZM alıyor. Nesneleri parçalara ayırıp, kırpıp yırtıp resmediyorlar. Eveeet sizin de aklınıza aynı kişi geldi biliyorum. Picasso.

    picasso tabloları
    Picasso

     

Sonra ilgi budalası Belçikalılar sırf ülkelerini yüceltmek için şairlerle ressamlara güç birliği yaptırıp SÜRREALİZM akımını çıkartmışlar. I. Dünya savaşı bitmiş, her yer darma duman, dehşet dolu manzaralar ve insanlar akıllarını yitiriyor. Bunların da tek derdi işte sanat. Ama bence güzel bir akım yani fantastik resimlerin, hayal gücünün gerçekten kullanıldığı tek akım bu olabilir çünkü.

magritte
Rene Magritte (İlgi budalası Belçikalı No.1 : René Magritte.)
Magritte, beril tangünay
Sanat Akımları
beril tangünay
Sanat Akımları – Beril Tangünay

 

Bir de akışmış resimleriyle bildiğimiz Salvador Dali var tabi ki. Onun eserlerini paylaşmama gerek yok. Bilmeyen yallah Arabistan’a.

Ekspresyonizm

Geçmişten anladığım insanların ve toplumların sürekli sidik yarıştırırken sanat akımlarının çıktığı. Çünkü sırf biri Empresyonizm’i beğenmedi diye kulak fetişisti Van Gogh önderliğinde 20. Yüzyılın başlarında EKSPRESYONİZM çıkıyor. En çok Almanlar sevmiş bu akımı. Sebebi de halkların kardeşliği temasının burjuvalara verdiği zararı desteklemek. O dönemde de bunlar HURRAY diyerek bira tokuşturup gıybet yapıyorlarmış. En yetenekli sanatçılar bu akımla doğmuşmuş. Tarih öyle yazıyor. BENCE SÜRREALİZM DAHA YARATICI. HADİ BAKALIM.

Edebiyatta gerçekçilik ve resimde emprestonizm’in önünü alamadıkları için her iki alana da tepki olarak SEMBOLİZM kalkınma hareketi başlamış. Antin kuntin tabloların çoğu bu dönemde. Sokağın ortasına kapı falan yapmışlar. Neymiş objeler hayatımızın parçasıymış.

Amcamın pantolon paçalarının kesimi çok güzelmiş. Murat Okur’un bu tablo hakkındaki yorumlarını merak ediyorum.

20. yüzyılda Avrupa’da ilk büyük avangard hareketi gerçekleştiriliyor. Avangard ne diye sormayın ben de bilmiyorum. Özünde ekspresyonist olan çalışmaların genelde formu falan bozuk, vıcık vıcık özentilik kokuyorlar. Hani esinlenmemiş de çalmış gibi. Amkdum FOVİZMleri. 1905’te Galatasaray SK’nın kuruluşundan hemen sonra Avrupalılar Türkiye’yi kıskanıyor. Bişiy yapalım da ilgi bize yönelsin diyor. “Donatello au milieu des fauves!” (Donatello vahşi canavarlarla kanki olmuş) ismiyle Paris’te toplaşıp sergi açıyorlar. İsim tutup yürüyüp gidince de sanatçılar ekmeğini bi güzel yemiş. Beleşçi pezevenkler. Söylentilere göre Van Gogh’dan özenmişler. Neymiş efendim onun sert çizgilerini beğenmişler. Sert seviyorlarmış.

Beleşçi pezevenkler ahanda bunlar.

1910 yılının başlamasıyla Burnundan kıl aldırmayan başak burcu erkeklerinin çoğunlukla bulunduğu İtalyan ressamlar 3-5 ismini yazsam da okuyamayacağınız sanatçıyla buluşarak XVIII (romen rakamı okuma özürlüleri için 18.yy)’dan o güne kadar bir sike yaramamış İtalyan sanatının durumunu geliştirmeye başlamışlar.

Fütürizm

Bu bağlamda FÜTÜRİZM doğmuş. Bu akımda bir süre sonra sanatçılar ikiye ayrılmış. Gruplaşmayı bile beceremeyen İtalyanların bir kısmı statik diğer kısmı dinamik tekniği savunmuş. İki tekniği de sizin için araştırdım. İkisi de bok gibi teknikler. Gerek görmüyorum detaylı anlatmaya. Dünya harbinden sonra fütürizm popülerliğini yitirmiş, sümüklü mendil gibi kenara atılmış. Bunu fırsat bilen Marinetti denen adam 1910 yılında manifestosunu yayınlamış. En sevmediğim insan tipi. Fırsatçı. Sonra yeterince ünlendiği zaman da köşesine çekilip üstünde röpdeşambırıyla malikanesinde viski yudumlamış. Bir gün o viskinin buzlarından biri götüne kaçınca ölmüş. Sizlere ömür.

Boccioni

İnsan düşmanı bir grup haset ruhlu 20. Yüzyılın başlarında Fütürizm’e Tepki olarak METAFİZİK RESİM akımını fırtlattı. Mitolojik dünyayı seviyor, insanlardan nefret ediyolardı. Dünyalılardan tiskiniyolardı.

Konstruktivizm

Rusya’da 1917 devriminin yaşanmasının ardından burnu havada Ruslarımız KONSTRUKTIVIZM akımını öne sürmüşler. Tabii baktılar bütün dünya iyi kötü bir şeyler yapıyor, biz niye eksik kalalım. Estetikten yoksun bir toplum olsak bile sanat yapalım demişler. Sanatçıların informal ve GSF kafasında olduğunu inatla kabullenmeyen uyuz Ruslar kalkıp mühendisleri ve bilim adamlarını ressam yapmaya kalkmışlar. Ya sen uzaya mekik falan fırlatsana rahat bırak benim boyamı fırçamı. Materyalizm denen kıl kuyruk akım da buradan çıkmış. Ama konumuz sanat akımları ve materyalizm bir mental akım. O yüzden onu açıklamayacağım. Çok merak eden google search, go to kütüphane ya da ananıza babanıza sorun, onların yaş grubu her boku hemen hemen her boku biliyor.

Mondrian

İtin götüne de soksam benim favori akımım bu. BİLİN BAKALIM NEDEN??

piet mondrian resimleri
Piert Mondrian – Sanat Akımları

ÇÜNKÜ BU AKIMDA MONDRIAN VAR <3

Mondrian sevgimi bilen bilir. İnternet sitemden kart tasarımlarıma kadar, sketchbook’umun kapağından profil fotoğraflarıma kadar her yere konduruyorum bunu. Hatta geçenlerde biri whatsapp’tan profil fotoğrafımı görmüş “Altın oran mı koydun suratına” demişti. Kör cahil. Bu yazıyı okursan alınma yine de seni seviyorum.

Emil Nolde

Savaş sonrası bitap düşmüş Almanlar BİRİ BİZİM SESİMİZİ DUYSUN dercesine bozuk biçimleri ve şizofreniyi çağrıştıran bir akım başlatır. ALMAN DIŞA VURUMCULUĞU. Aman ne orjinal isim!  Kircher, Emir Nolde, Kandinsky, Franz March, Oskar Kokoschka gibi vasıfsız Almanların toplaşıp evcilik oynadığı bir akımdır.

emil nolde resimleri
Emil Nolde ve narsist dışa vurumculuğu !

1900’lü yıllarda bakınız kim hortluyor. Ekspresyonizm! Ama bu sefer hortlama getirisi isim eklentisiyle ABSTRE EKSPRESYONIZM oluyor. Abstre kelimesinin anlamı götüm gibi olan bir akımı hortlatmak demekmiş. Bu akımda bi motto belirlemişler. “Zıtlığın uyumu.” Ve ordan yürümüş gitmişler, şimdi aşağıya örnek koyunca %80’inizin aklından şu geçecek: “ E saga sola fırça vurmuş, bunu ben de yaparım.” Yap o zaman güzel kardeşim. Siktir git sanatçı ol. Çok kolay bişiy sanki. Fırçayı da resimi yaptıktan sonra kıçına montala. Montele de olabilir bilmiyorum.

Hoffman – Bunu ben de yaparım’cı %20’lik. Gelin sarılalım.

1950 yıllarında (Nihayet günümüze yaklaşıyoruz.) Hareket anlayışını resmetme ihtiyacı hisseden bir grup antika tarafından KINETIC ART akımı başlatılıyor. Akım kendi içerisinde çok gereği varmış gibi 4 tipe ayrılıyor.

1-      Gerçekten hareketli olan nesneleri resmetme

2-      İzleyicinin hareketiyle hareketlenen

3-      Işık yansıması yapan

4-      İzleyenin katılımını gerektiren (Bu ne anlayanınız var mı?)

 

 

Naum Gabo

 

Şimdi sokaktaki tinercinin bile bildiği bir akıma geliyoruz. Tinercileri örselemek için söylemedim, aklıma akımın getirisi olan ot, marijuana ve ardından tiner snifflemeyi seven yurtdaşlarımız geldi. O yüzden tinerci dedim. Linç etmek için bahane aramayın. Götünüzden element uydurmayın.

Sanat Akımları

Bu stil Barok’tan çakma. Daha doğrusu ona inat çıkmış. Başka bir sidik yarışı hikayesi. Kalın malzemelerin kaba stilinden rahatsız olan sanatçılar inceltip levha haline getirip sonra dışa doğru bükmüşler. Adı da sanat olmuş. Adı ROKOKO olmuş.

Rokoko – Sanat Akımları

 

ROKOKO RUULZ BE KARDEŞİM!

 

 

Kapanış kısmına geldik şimdi, Baya baya okuduğunuza inanamıyorum. Ben yazıyı hazırlarken 2 öğlen yemeği, 1 kahvaltı, 5 kahve molası, 8 bira ve 12 tuvalet ihtiyacını harcadım. Ya da belki harcama mışımdır? Tüm içerik gibi bunu da netice-i şahanemden uydurmuşumdur?

 

 

Asla bilemezsiniz.

 

-Beruş.

Bloğumdaki yeni yazım için buraya tıklayabilirsiniz. 

 

4 Yorum

  1. okuduğum en eğlenceli mini sanat tarihi yazısı oldu ahahaha hala gülüyorum cüce minnoşumuz Lautrec dcfgcfg

  2. bilgilendirme düzeyinde(bütün akımlarla dalga geçiyormuşsunuz gibi olduğundan) iyi değil.bir de Türk ressamların bu akımlara verdiği cevabı merak ettim.Osman Hamdi Bedri Rahmi Ibrahim Çallı ne cevap verdi.sadece resim sanatından mı ibaret bu akımlar ? Size katılmıyorum.veya bendeniz çok ciddi biriyim bu yüzden bu yazıdan hoşlanmadım..

  3. Ne yazık ki hiç güldürmedi, aksine üzdü. Eğlenceli bir yazı olsun diye fazla zorlanmış. Birkaç espiri olsa tamam derdim ama her cümlede bi komiklikler, dalga geçmeler…
    Sonra tarihe geçmiş önemli sanatçılarla ilgili, o ilgi budalası yok bu şizofren vb. aşağılamalar hiç hoş değil. Durduk yere canım sıkıldı akşam akşam.

Yorum Bırakın