Sri Lanka çocukluğumdan beri hayallerimi süsleyen bir ülkeydi. Haritada Hindistan’dan süzülen bir gözyaşı gibi gözüken bu ülkeye seyahat etme şansım doğdu ve Sri Lanka gezimi kısaca özetleyip size kısa bir Sri Lanka rotası çıkardım.
Sri Lanka’da Gezilecek Yerler
Uzun yıllardan beri seyahat ediyorum ve en sık sorulan sorulardan bir tanesi “kısa sürede çok şey görebileceğim ucuz bir ülke tavsiye eder misin?” oluyor. Genelde bu soruyu; Balkanlar, Kafkasya ya da Ortadoğu’daki birkaç ülke olarak cevaplıyorum ama bu coğrafyalar bizden pek de farklı değil ve birçok insan zaten gitmiş oluyor. Hem vaktim az hem de dolu dolu bir macera istiyorsanız önerebileceğim favori destinasyonum hep Sri Lanka.
Sri Lanka küçük bir ülke olmasına rağmen içinde muhteşem güzellikler barındırıyor. İşin güzel yanı ise tüm bu güzelliklere yerel taşıtları kullanarak kısa sürede ulaşabiliyorsunuz. Bu yazımda yaptığım yolculuktan yola çıkarak Sri Lanka’da 10 gün ile 2 hafta arasında yapabileceğiniz bir rota çizeceğim. Hem çok para harcamayayım hem Afrika tadında safari yapayım, hem tarih ve kültür tatili hem de deniz, kum, güneş tatili yapayım diyorsanız, bu rotayı takip etmenizi tavsiye ederim.
Sri Lanka’nın başkenti Kolombo’ya İstanbul’dan direkt ya da aktarmalı uçuşlar var. Aktarmalı uçuşların birçoğu Arap Yarımadası’ndaki ülkeler üzerinden gerçekleşiyor. Eğer biletinizi önceden alırsanız 11 saat uçuş mesafesindeki bu ülkeye uygun fiyatlara uçabiliyorsunuz.
Sri Lanka Vizesi
Sri Lanka vizesi ise online olarak alınabiliyor. Online formu doldurup yaklaşık 30 dolar olan vize ücretini ödediğiniz zaman mail adresine geliyor vizeniz. Girişte mail çıktısını gösterdiğinizde pul şeklindeki vizenizi pasaporta işliyorlar. Sorunsuz ve kolay Sri Lanka vizesini almak.
Ben ise Sri Lanka’ya Hindistan üzerinden 1 saatlik bir uçuş sonrası ulaşıyorum. Bandaranaike Havalimanı’ndan güneydeki başkent Kolombo’ya uğramadan Kolombo’nun kuzeyindeki Negombo kasabasına gidiyorum. Rickshaw (3 tekerlekli motosiklet taksi – tuktuk) ile yaklaşık 20 dakika sürüyor ve uzun pazarlıklar sonrası 5 dolara anlaşıyorum. Negombo’da akşam kalıp sabah hedefimdeki Anuradhapura Harabeleri’ne gideceğim.
Negombo, Türkiye’deki herhangi bir sahil kasabasına benziyor. Hint Okyanusu kıyısında, büyük otellerin ve turistik dükkanların olduğu bir cadde ve devamlı size bir şeyler satmak isteyen tezgahtarlar. Akşam okyanustan dönen balıkçıları izleyerek güneşi burada batırıyorum ve Sri Lanka’da nadir bulunan hostellerden birinde uyuyorum. Burası aynı zamanda seyahatim boyunca kaldığım tek hostel. Genelde motel tarzı yerlerde konaklayabiliyorsunuz. Fiyatları 10-20 dolar arası değişiyor.
Anuradhapura
Sabah 5:30’da otobüsüm var. Otobüs için Negombo’ya 10 dakika mesafede bir anayolda bekliyorum. Buraya da rickshaw ile gidebiliyorsunuz. Otobüs yolcuğu Hint filmleri eşliğinde yaklaşık 4 saat sürüyor. İsmini söylemesi ne kadar zorsa, Anuradhapura’yı (büyüklüğünden dolayı) gezmesi de bir o kadar zor. Tuktukçu bir abiyle günlüğü 15 dolara anlaşıyorum. Anuradhapura, Sri Lanka’nın ilk başkenti ve kuruluşu MÖ 377 yılına dayanıyor. Ormanların içindeki tapınaklar, görkemli stupalar, nilüferlerle kaplı göller arasında tüm gün dolaşıyorum.
Anuradhapura’daki otelde bir gece konakladıktan sonra sırada Dambulla şehri var. Aslında hedefteki Sigiriya Kayası Anuradhapura’ya daha yakın olsa da Dambulla’da kalıp Sigiriya’ya gitmeniz daha mantıklı. Hem Dambulla’da görecek daha çok yer, konaklayacak daha çok otel var hem de Dambulla en az Sigiriya kadar enteresan.
Dambulla
Dambulla’da bir ailenin moteline yerleşiyorum. Motele yürüme mesafesinde Altın Tapınak ve mağaraların içine oyulmuş Buda heykelleri var. Bu dev mağara tapınakta 200’e yakın heykel bulunuyor. Heykeller mağaradaki taşlar oyularak yapılmış ve mağaranın bir parçası halinde duruyor. Yine Dambulla’da turistlerin pek ilgisini çekmese de market yeri ve ilginç bir sebze hali var. Dambulla’nın merkezi konumu nedeniyle tüm Sri Lanka’da üretilen sebzeler burada toplanıyor ve diğer şehirlere dağıtılıyor. Sri Lanka toprakları çok bereketli. Her yerden sebze, meyve fışkırıyor. Aynı günün akşamında güneşi Dambulla Gölü’nde batırıp sabah günübirlik Sigiriya’ya doğru yol alıyorum.
Sigiriya, Dambulla arası otobüsle bir saat sürüyor. Yani gidip de Sigiriya’da kalmanıza gerek yok. Ben de günübirlik gidip geliyorum. Sigiriya’da 200 metre yüksekliğinde dev bir kaya var ve kayanın üzerinde de saray kalıntıları var. Kayaya merdivenlerden çıkarken mağaralara çizilmiş muhteşem freskler görebiliyorsunuz. Dünya Kültür Mirasları listesinde olan Sigiriya Kayası, Sri Lanka seyahatinde kesinlikle görülmeden geçilmemesi gereken bir yer.
Sabah Dambulla’daki otobüs durağından yine bir köhne otobüs bulup erkenden yola çıkıyorum. Bu sefer hedefte Kandy şehri var. Yolculuk yaklaşık 2.5 saat sürüyor ve şimdiye kadar gördüğüm ilk Sri Lanka şehrine ulaşıyorum.
Diş Tapınağı – Sri Lanka
Evet, 125.000 kişinin yaşadığı Kandy, Sri Lanka’nın en büyük şehirlerinden bir tanesi. Kandy gölünün etrafına kurulmuş şehirde Budist dünyasının en önemli merkezlerinden biri olan Diş Tapınağı bulunuyor. Buda’nın dişinin burada olduğuna inanıyorlar. Hatta her akşam ayininde bu tapınağa gidip dişin olduğu sandukayı görmeniz mümkün.
Kutsal Emanetlerden Buda’nın dişini görsem de asıl amacım “dünyanın en güzel tren yolculuğu” dedikleri Kandy Ella arasındaki tren yolculuğunu yapmak. Spontane seyahat ettiğimden tren bileti bulamıyorum ve Kandy’deki kalışımı 1 gün daha uzatıyorum. Zamanınız kısıtlıysa bu siteden önceden http://www.railway.gov.lk/ rezervasyon yapabilirsiniz.
Kandy Ella Tren Yolculuğu
Kandy’den Ella’ya tren yolcuğu tam 7 saat sürüyor. Trenin kapı eşiğinde oturarak tam 7 saat boyunca bazen yağmur ormanlarında bazen çay tarlalarında muhteşem ötesi bir seyahat geçiriyorsunuz. Tren çok yükseklere çıktığı için hava 5-10 dereceye kadar düşüyor. Benim gibi ayaklarınızı dışarıya sarkıtarak oturmaya niyetliyseniz üzerinize sıcak tutacak bir şeyler alın. Bu yolculuğu kelimelere dökecek kadar yetenekli değilim ama kesinlikle yapılması gerektiğine inanıyorum. Boşuna “dünyanın en güzel tren yolculuğu” demediklerini siz de göreceksiniz.
Kandy’den Ella’ya ulaştığımda dev bir şelale karşılıyor beni ama Ella’da kalmaya vaktim yok. Hedefimde safari yapacağım Tissamaharama kasabası var ama son otobüs gitmiş. Tissamaharama’ya yakın bir şehire giden bir otobüsü gösteriyorlar ona biniyorum ve uzun bir yolculuktan sonra gece kasabaya ulaşıyoruz.
İsmini bile bilmediğim bir kasaba ve Tissamaharama’ya ne otobüs var ne de başka bir araç. Gece yarısı kalakalıyorum ismini bilmediğim bu kasabada. Sri Lanka eski bir Britanya sömürgesi olduğu için İngilizce konuşan çok. Tissamaharama’nın birkaç saat mesafede olduğunu söylüyorlar. Her zaman son çare olan tuktuklar var ama binbir pazarlık gerekecek yine. 50 dolardan başlıyorlar, en sonunda şehrin ara sokaklarında bir adamla 15 dolara anlaşıyorum. Gece, otobanda tuktukla çılgınlar gibi Tissa’ya gidiyoruz. Üşüyorum ama elimdeki tek çare tuktuk. 🙂 Polisler bile 2 kere durduruyor, bakıyorlar içinde turisti görünce dokunmuyorlar. Kazasız belasız maceralı bir şekide ulaşıyoruz kısaca Tissa denilen kasabaya.
Anuradhapura, Tissamaharama, Bandaraike (valla google’a bakmıyorum.) isimlerini hala ezberlemediyseniz size diyecek hiçbir şeyim kalmadı. Hem size Sri Lanka rotası çiziyorum hem de alzheimer olmamanız için hafızanızı çalıştırıyorum. Yazının sonunda soracağım bu isimleri bilenlere rakı sofrası benden.
Yala Ulusal Parkı
Tissa, dolayısıyla Yala Ulusal Parkı beni en çok şaşırtan yerlerden bir tanesi oldu Sri Lanka’da. Aslında Tissa, Yala Ulusal Parkı’na açılan bir kapı. Yala’ya giden safariler buradan kalkıyor. Yala Ulusal Parkı’nda otel yapılamadığı için oteller acentalar bu kasabayı üs olarak kullanıyorlar.
Yala Ulusal Parkı dev bir alan aslında. Sabah 7’de kalkıyoruz ve safari akşam 7’de bitiyor. 12 saat boyunca 1-2 saat mola haricinde hareket halindesiniz. Bu parktaki safarinin herhangi bir Afrika safarisinden pek farkı yok. Fil sürüleri, timsahlar, bufalolar, çeşit çeşit kuşlar. En önemlisi ile Sri Lanka leoparları. Sri Lanka’da nesli tükenmekte olan Leoparları sadece burada görme şansınız var. Benim şansım yaver gitti ve 3 tane gördüm. Genelde safari severler görmeden dönüyorlar. Yala Ulusal Parkı , Sri Lanka’nın doğusunda olduğu için tsunamiden de etkilenmiş. 6 metre yüksekliğindeki dalgalar yaklaşık 250 kişiyi öldürmüş burada.
Sri Lanka Rotası
Bir gün daha safari yapasım var ama zaman yok. Otobüse atlayıp güney sahillerine doğru yola çıkıyorum. Bu arada devamlı otobüsle seyahat ediyorum ama fiyatlarından pek bahsetmiyorum çünkü hatırlanmayacak kadar ucuz otobüs fiyatları. 1, 2 dolar ya da daha az. Sadece Kandy – Ella arası tren yolculuğu turistik olduğu için biraz pahalı.
2 saat sonra Tangalle kasabasına ulaşıyorum. Hint Okyanusu kıyısında küçük ve turistik bir kasaba burası. Genelde yalnız dolaştığım için sahil kasabaları sıkıyor beni. Burada sabah 5’te kalkıp balina izleme turlarına katılabilir (ki çok uzaktan görüyorsunuz. Balinalar için Arjantin’in Valdes Yarımadası‘nı tavsiye ederim.) okyanusun dev dalgalarında sörf yapıp, Sri Lankalı gençlerle beraber dalgalarla oynayabilir akşam da okyanus manzarasıyla şirin restoranlarda lezzetli balıklar yiyebilirsiniz. Ben hem bunları yaptım hem de motosiklet kiralayıp etraf kasabaları, köyleri keşfe çıktım. Tüm güney sahillerindeki kasabaları böyle gezdim.
Sri Lanka Gezi Notları
Özellikle Galle kasabası ilk olarak Portekizliler tarafından sömürgeleştirilmiş 200 yıl sonra da Hollandalılar tarafından. Hem Portekiz hem de Hollanda mimarisinden örnekler görmek mümkün. Surlarla çevirili şehir Sri Lanka’ya gidildiğinde kesinlikle es geçilmemesi gereken yerlerden.
Güney sahillerini de gezdikten sonra dönüş zamanı yavaş yavaş yaklaşıyor. Herkesin “aman çok vakit geçirme, değmez.” dediği başkent Kolombo’da birkaç gün geçiriyorum. Kordon boyuna kurdukları market yeriyle, küçük dükkanlarıyla, arka sokaklarıyla Kolombo’yu çok seviyorum ben. Zaten bir şehir için “hiçbir şey yok.” denilmesini hiç anlamamışımdır. İnsanlar var, devam eden yaşam var, ticaret var. İlla ki bir tarihi bina vs olması gerekmiyor o şehri ilginç kılmak için.
Hinduizm soslu Budizm’e inanıyor Sri Lankalılar. Hindistan’ın temiz hali desek pek de yanlış olmaz. İnsanları da çok yardımsever ve güleryüzlü. İç savaştan yeni çıktığı için hala turistik değil Sri Lanka. Savaşın yaralarını sarıp turizmde atılım yapmaları ve ne yazık ki bir Tayland olmaları an meselesi. Bu küçük tropik adayı kitle turizmine geçmeden keşfetmenizi tavsiye ederim. Asya’nın gözyaşı sizi bekliyor. 🙂