Erkan Oğur kimdir, Erkan Oğur Türk müziği için neler yapmıştır. Ahmet Aksoy muhteşem bir dille anlatmış. Ben yazıyı okurken birçok şey öğrendim.
Ne yaparsam yapayım insan olmanın hüznü çıkıyor ortaya. Biz sizi eğlendiremeyiz, eğleriz ancak. – Erkan Oğur
1954 yılında Ankara’da doğan Erkan Oğur, ailesinin Elazığ’a taşınmasından liseye kadar olan süre boyunca bu şehirde kalmış ve 4 yaşında müzikle tanışmış. Müziğe başlamasından sonra keman, bağlama, flüt ve cümbüş çalmayı öğrenen Erkan Oğur için, daha sonra kendisine Erkan Oğur sorulduğunda ilkokul öğretmeni ‘’İlkokulu bitirdiğinde bizim yöreden çalamadığı saz kalmadı’ demiştir.
Erkan Oğur Kimdir
Her ne kadar müzikle iç içe olsa da babasının kendisi için planladığı –oğlum bilim adamı olmalı- fikrinden yola çıkarak Fizik-Kimya mühendisliğini kazanıp Almanya’ya giden Erkan Oğur içindeki aşkı terk etmeyerek 1973 yılında, burada gitarla tanışmış. Gitarla tanıştıktan sonra ‘kötü bir fizikçi olmaktansa orta bir müzisyen olayı tercih ederim’ demiş ve müziğe ağırlık vermiş. 1976 yılında elindeki gitardan istediği ve aradığı Türk Müziği seslerini bulamayan Erkan Oğur kendisini müzik literatürüne kazıyan Perdesiz Gitar’ı icat etmiştir. Bununla beraber Oğur Sazı adını verdiği, kopuzun biraz büyüğü ve 6 tellisi olan bir enstrüman da icat etmiştir.
Erkan Oğur’un Hayatı
Bu kadar çok enstrüman kullanma ve üretim bilgisi olan Erkan Oğur, bu yeteneklerini nasıl geliştirdiğini, nasıl üretime dahil olduğunu ve bu bilinç ve yeteneklerinin üzerinde neyin etkili olduğunu, ülkemizin kanayan yarası olan şu cümlelerle anlatmış.
‘Çalışkan bir öğrenciydim. Biz çok küçük yaşlardan itibaren kendi aletlerimizi kendimiz yaptık. Öyle eğitilmiştik çünkü. Hocalarımız ‘Köy Enstitüsü’ hocalarıydı. Ben ortaokulu bitirdiğim zaman organik kimya biliyordum, halk edebiyatı biliyordum, divan edebiyatı biliyordum, ileri düzeyde müzik bilgim vardı, resimle ilgili perspektif anlayışı bize öğretilmişti, tarım biliyorduk; kendi enstrümanımızı kendimiz yapıyorduk. Böyle üretime yönelik bir eğitim biçimimiz vardı o dönem. O yüzdendir ki halen daha müzik aletlerimi kendim yapıyorum. Birkaç değişik enstrüman geliştirdim. Mesela ‘Oğur Sazı’ yaptım. Kopuzun biraz daha büyüğü, altı tellisi. Alet geliştirme, konstrüksiyon, planlama gibi şeyleri de küçük yaşlarda anlamıştık. Ortaokulu bitirdiğimizde integral ve türev çözüyorduk. Ben bütün klasikleri dinlemiş ve okumuştum.’
Erkan Oğur
Bu yetenekleriyle müzik piyasasında her zaman saygı duyulan Erkan Oğur için bir başka müzisyen Mikail Aslan, perdesiz gitarın icadının önemini belirten şu sözleri söylemiş. ’20 yıldır müziğin içindeyim, doğru perdeyi arayıp duruyordum. Bir baktım ki, pirim perdeleri kaldırmış.’
Sanatta tevazunun sembolü ve tasavvuf aşığı olan Erkan Oğur’a Türkiye’deki müzik piyasası ile ilgili ne düşündüğünü sorduklarında ‘müzik ve piyasa kelimelerini birbirine yakıştıramıyorum’ demiş ve bugün neden çok kişi tarafından tanınmıyor, neden Türkiye’de dünyada olabileceğinden çok daha farklı bir yerde diye bir soru sorulacak olsa cevabı bu açıklamasının içinde bulmak mümkün.
Tabii Erkan Oğur da insan. Hiç kafası bozulmuyor muymuş?
Bir gün Jazz Cafe’de Bülent Ortaçgil ile sahnede iken, Ortaçgil’in tribüte albümünde bir şarkı seslendirecek olan bir rockçıyı sahneye davet etmişler. Sarhoş olan bu meczup rockçı sahneye gelip Erkan Oğur’a dönmüş ve ‘la’ demiş. Erkan Oğur o şarkının başından sonuna kadar sadece tek nota çalmış. LA.
Neden sahneye tek başına çıkmadığını ise şöyle ifade ediyor Erkan Oğur. ‘utancımdan tek başıma sahneye çıkamıyorum.’
Bir Ömürlük Misafir
Dünya müzik literatürüne girmiş, İstanbul Devlet Konservatuvarı Müzik Teorisi mezunu bu inanılmaz adam albümlerinde ud, bağlama/perdesiz bağlama, koğuz, klasik/elektro/perdesiz gitar, e-bow gibi çeşitli enstrümanı çalmış. 1982 yılında İstanbul’da Bir Amerikalı albümünde Robert Johnson ile şu lezzette şeyler üretmişler;
Bu, Müzikte Anadolu Mistisizmi ve Perdesiz Gitar Arayışları’nı Fikret Kızılok ve Bülent Ortaçgil’in başka bir yazıya tek başına konu olabilecek derecede önemli bir dinleti evi olan Çekirdek Sanat Evi’nde bir dinleti esnasında kaydetmiş.
Ardından Amerika’ya gidip mahalle sanatçılarıyla blues yapıp perdesiz gitarı onlara da benimsetmiş. 1994’te çıkardığı Fretless albümü o yıl Avrupa’da Yılın Yaratıcı Albümü seçilmiş.
Amerika’dan döndükten sonra bir alman firması Bir Ömürlük Misafir (1996) albümünün yapımcılığını üstlenmiş ve bu albüm çıktığı yıl Avrupa listelerinde 4. sırayı almış. Albüm adını taşıyan ve şahsen dinleyip huzur bulamamanın imkansız olduğunu düşündüğüm şarkı; https://www.youtube.com/watch?v=QSpe26af9IU
Yapmadığı, daha doğrusu çok iyi yapmadığı tarz neredeyse kalmadığı Erkan Oğur tabii ki Jazz da yapmış. İstanbul Connection albümünde yer alıp İlkin Deniz ve Turgut Alp Bekoğlu ile Telvin adlı albümü yapmışlar. Nice jazz sevmeyenleri jazz’a döndürmüştür bu albüm.
Fuad
İlkokul öğretmeni sayesinde sevdiği Türk Halk Müziği eserleri ise sanki düzenleme değil de yepyeni sanat eserleri. Örneğin Gülün Kokusu Vardı albümünde Hey Onbeşli’yi icra etmiş. Orijinali bildiğimiz gibi hoppidi guppi olmayan, gayet hüzünlü bir hikayesi olan bir şarkı. https://www.youtube.com/watch?v=r6vSA9eHJ_I
World Music tarzı altında toplanan albümler arasında Dijvan Gasparyan ile yaptığı Fuad albümü baştan sonra tek nefeste dinlemelik bir albümdür. O meşhur Yemen Türküsü’ne yaktığı ağıtla birçok kişi tarafından albümün fazlasıyla önüne geçtiği söylenmektedir. Aynı zamanda tasavvuf aşığı olduğunu bildiğimiz Erkan Oğur tabii ezan da okumuş. Belki abarttığımı düşüneceksiniz ama onun sesi ve yorumuyla ezan: https://www.youtube.com/watch?v=Wx9ZdfGNqkE
Sadece kendi albümleri ve konuk olduğu albümlerin yanı sıra ülkemizdeki birçok filme de soundtrack albümleri hazırlamıştır. Bunlar; Siz (1989), Eşkıya (1997), Propaganda (1999), Yazı-Tura (2004), Mommo (Kız Kardeşim) (2009), Kadim (Belgesel) (2010), Açlığa Doymak (2012) gibi Türkiye’de yer etmiş filmlerdir.
Erkan Oğur Kimdir
Son olarak Dünya. Yavuz Çetin’in değeri sonradan anlaşılan İlk (1997) adlı albümün son şarkısı. Yavuz Çetin bildiğimiz üzere çok ileri seviyede bir gitar vitiözüydü ama kendi albümünün bu şarkısında akustik gitar dışındaki tüm gitarları saygısından dolayı Erkan Oğur’a bıraktı. https://www.youtube.com/watch?v=H-3japrHgyM
Gerçekten Türkiye’de hak ettiği saygıyı görmeyen insanların herhalde başında geliyor Erkan Oğur. Sevmesek de bilmemiz gereken, ülkenin aydınlık yüzünün değerlerinden olan Erkan Oğur’u bilin, anlatın. Çünkü bilmeyip, salıp kendimizden uzaklaştıkça ne ve ne gibilere maruz kaldığımız çok, çok açık.
Erkan Oğur kimdir diye bize uzun uzun anlatan Ahmet Aksoy’un Freddie Mercury hakkındaki yazısı da en az bu yazı kadar okumaya değer: Ben star olmayacağım, efsane olacağım.
5 Yorum
Ne güzel kelimelerle ifade etmişsiniz Üstadı. Kaleminize sağlık. Gençliğimin ilk yıllarında bir cemevi ziyaretinde bir Dede ile tanışmış ve öylece keşfedebilmiştim muhteremi. Günden güne, aydan aya, yıldan yıla ve de sayısız anlarla anlamaya çalıştım. Dinledim, dinlendim, demlendim. Böylesine bir yeteneğin böylesine bir tevazu içerisinde hayatını idame ettirebiliyor olmasını örnek aldım kendi adıma. Anladım. Anlattım… Var olsun emekçiler, var olunuz kıymet bilenler.
biz teşekkür ederiz. 🙂
Bu güzel yazı için çok teşekkürler ancak Telvin’in davulcusunun soyadı yanlış. Turgut Alp Bekoğlu olacak.
çok teşekkür ederiz Yavuz bey. Hemen değiştiriyorum. 🙂
Kalemlere, yüreklere sağlık.