Yazar

Fatih KOPARAN

Taranıyor

Makinasız Fotoğraf Çekmek – Mehmet Aşık Yazdı

Makinasız fotoğraf çekmek olur mu?, hangi makineyi almalıyım?, Canon mu alsam Nikon mu yoksa Sony mi? demeden önce ilk olarak bu yazıyı okuyun. Fotoğrafçı Mehmet Aşık yazısında fotoğrafın nasıl çekileceğini konusunda bizi aydınlatıyor: Zeki Demirkubuz; “Masumiyet” ve “Kader” filmlerindeki Uğur karakterinin ortaya çıkışını şöyle anlatır: İşportacılık dönemimde,  İstanbul’un kenar semtlerinden birinde uzaktan gözlemlediğim bir kızı hayal etmekle başladı aslında. Yani onun da kaynağı aslında bir yüzdür. Sonuçta bir gözlemin üzerinden, bir insan yüzünün ya da yüzündeki ifadenin başkasında uyandırdığı duygudur. Makinasız Fotoğraf Çekmek Söyleşinin ilerleyen dakikalarında bu gözlemin sadece bir karakterin değil iki filmin de ortaya çıkış hikayesi olduğunu anlıyoruz: Masumiyet ve Kader. Demirkubuz’un filmin karakterlerini 200 mm bir objektifle uzaktan fotoğrafladığını sanmıyorum. Demirkubuz bu iki filmi de daha ortada kamera, objektif ve oyuncular yokken zaten kafasında çekip bitirmişti. Sadece bizlerin de görebilmesi için ete kemiğe büründürerek filmi bir de fiilen çekti. Ama bildiğim bir şey var ki; fotoğraf makinasız da hayattan kareler…

Yaşar Kemal; Bu Toprakların Ham Maddesiydi – Özgen Aydos

Babam bir akşam eve geldiğinde, ‘’Yaşar Kemal’in yanından geliyorum’’ dedi. Kalbim çarptı. Lise yıllarımda birkaç kişiye hayranlığım olmuştu ama büyüyüp akıllanmaya başladığımda bu ülkede hayran olunması gereken insanların çoktan ölmüş ya da öldürülmüş olduğunu öğrenmiştim. Ama Yaşar Kemal ismini duyunca heyecanlanmamak mümkün değildi. ‘Senden bahsettim ona, biraz iyileşsin evine davet edecek bizi’ dedi babam. Yaşar Kemal Babam, Yaşar Kemal’in son demlerinde onunla arkadaş olmuştu. Ben belki de karşısında ne yaparım düşüncesiyle bu tanışmayı ertelemiştim. Onun öldüğünü duyduğum gün bu saçma sapan düşüncem yüzünden kendime çok kızdım. Değil onunla aynı masaya oturmak, uzaktan görsem bile anılarımın en güzeli olabilirdi. Şimdi O’nu yazmaya çalışmak bir tür özür dilemek. ‘‘Sen gittin, bizi insanın piçine bıraktın ama biz seni hep çok seveceğiz’’ demek. ‘’İyi ki aynı dili biliyoruz da kendi dilimden okudum seni’ demek. Yaşar Kemal bu toprakların çocuğu değildi, bu toprakların ham maddesiydi. O toprağı koruyabilseydik, içine yalanı, pisi, kiri karıştırmasaydık her yer…

Seattle: Huzurun Şehir Hali – Seattle Gezi Notları

Ülkemize çok uzakta, Amerika’nın kuzeybatısında bir cennet: Seattle MÜZİĞİN, TEKNOLOJİNİN VE KAHVENİN ŞEHRİ SEATTLE Kulağınızda Grunge müzik, elinizde dünyanın ilk Starbucks’ında hazırlanmış sıcacık bir kahve ile ayaklarınızı uzatmış, kıyıları dünyada oldukça ender bulunan sıklıkta ve yemyeşil ormanlarla süslenmiş masmavi bir okyanusa bakıyorsanız ve üzerinizden sık sık geçen deniz uçakları bile bu keyfinizi bozmuyor, aksine manzaranıza güzellik katıyorsa, şu anda kesinlikle Seattle’dasınız demektir. İnsana her metrekaresinde huzur aşılayan bir kent olan Seattle, Amerika Birleşik Devletleri’nin Washington eyaletinde yer alan, ülkenin en kuzeybatı ucunda konumlamış, Kanada ile sınır bir okyanus kentidir. Şimdi bu gizemli ve ne yazık ki bize oldukça uzak kenti daha yakından tanıyalım. Seattle Şehri Seattle, ABD’nin ilk 10 büyük şehrinden biridir. Yapılan tarihi kazılar göstermiştir ki Seattle’da insan varlığı en az 4000 yıldır devam etmektedir. Kanada’nın sınırında, genelde demokratların, sol görüşlü kişilerin oturduğu, Boeing, Microsoft gibi büyük firmaların ana merkezlerinin ve üretim tesislerinin yer alması dolayısı ile mühendis kenti…

Dünyayı Gezen Bir Ladino Rakı Şarkısı: La Vida Por El Raki

Bir Ladino rakı şarkısı, yüzlerce yıl önce bu topraklardan çıkmış ve şu anda dünyayı geziyor. Biz unutmuşuz yazarımız Sefarad bize hatırlattı. Zeki Müren’in, Müzeyyen Senar’ın yanına bir de bunu ekleriz artık. Harika bir yazı yazmış bizler için. İnsanlar dünyayı gezer de şarkılar gezmez mi? (Bir gezginin sayfası olduğu için yazıya böyle iddialı bir giriş yaptım) Bu yazıda, farklı bir renk olsun diye,  dünyayı turlayan bir rakı şarkısını sizinle paylaşmak isterim. Rakı Şarkısı Siz de bilirsiniz, tiyatroda, müzikallerde mahallenin delisi, polisi, dilencisi gibi farklı karakterler olduğu gibi mahallenin sarhoşu da karşımıza çıkar. Mesela, Karagöz Hacivat’ta elinde şarap şişesiyle gezen Matiz (Sarhoş)  tasviri  vardır. Hacivat- Karagöz oyunlarındaki sarhoş ve külhanbeyi tiplerinin hepsi yaklaşık olarak aynı tiplerdir.Bekri Mustafa, Bekri Veli, Sakallı Deli, Hımhım Ali, Hovarda Çakır, Kırmızı Suratlı Bakır, Burunsuz Mehmet, Çopur Hasan, Cingöz Mustafa… İşte böyle antika sarhoş tiplemelerine göz gezdirirken, internette eğlenceli bir şarkıyla karşılaşmam bir oldu. Rakıya hitaben…